18 Mart 2013 Pazartesi

Yaşa varol Komutanımız Otto Liman Von Sanders Paşa..,


hem çanakakale savaşlarında hem de filistin cephesinde yıldırım orduları grup komutanlığı yapan, çanakkalede destan yazan osmanlı ordu komutanı Otto Liman Von Sanders Paşa..Toprağın bol olsun..,


durun, vurmayın....anlatacağım...

şimdi efendim, öncesini bırakıp 17 martı 18 marta bağlayan geceden başlayalım..o gece boğazı tarayarak mayın olmadığını tespit eden itilaf donanması 18 martta büyük saldırıyı başlattı..ama nusrat
mayın gemisinin on gün önce erenköy koyuna döşemiş olduğu 26 mayın Bouvet, Inflexible, Irresistabble, Ocean, Galoise gemilerinin sonunu getirdi..bundan sonra olanları tarihsever arkadaşlarım biliyor zaten, orayı geçiyorum.. sonraki bir ay içinde osmanlı imparatorluğu çanakkalede 5.orduyu kuruyor, başına da Liman van sanders'i atıyor.. 25 nisan 1915 günü sabaha karşı üzerlerine "Türk Lokumu", "İstanbula", "Hareme" yazılı pankartlar asılmış gemiler günün sevilen şarkıları eşliğinde çıkartma yapmak üzere harekete geçtiler..burada olanları da (kuma ayak basanın keklik gibi avlanmasını) tarihsever arkadaşlarım iyi bilirler..onu da geçiyorum.

25 nisanda Seddülbahir'e yapılan ikinci çıkartma ise beş yere yapılması planlandığı halde ikisi kısmen başarılabildi geri kalan üç çıkartma daha yapılamadan filikalarda "kapana kısılmış fareler gibi" yok edildiler..
bundan sonra yaşananlar da tarihte yerini aldı ve şimdilerde müthiş filmler olarak sizlere seyrettiliyor.. onu da geçiyorum..
9 ve 21 ağustos 1915 tarihlerinde Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal'in emrindeki 12. ve 7 Tümenlerin başarılı direnişinden sonra ingiliz savaş lordları geri çekilmeyi düşünmeye başladılar.. ama biraz daha askerin ölmesi gerekiyordu..! baktılar bu işi başaramayacaklar 7 aralıktan itibaren hazırlıklara başlanan çekilmeyi 9 ocak 1916 da tamamladılar..
Edwin Pope isimli bir er mektubunda şunları yazacaktır..
"noel günü birez eğlenmek için karşı tarafa bir konserve et tenekesi attık..teneke üç dört gün sonra geri geldi..
içindeki kağıtta güzel bir ingilizce ile şunlar yazıyordu.."gittiğinize üzülüyoruz..sizinle süveyş'te görüşürüz" 

buraya kadar atmosferi ve sizin çok iyi bildiğiniz durumu özetledim..büyük bir destan yazan kahraman evlatlarımız orada düşmana aman vermediler..ve "çanakkale geçilemedi"

şimdi gelelim benim yukarıdaki fotoğrafıma ve altında yazanlara..bunu şunun için yaptım..hepimizin kafası karışık..bunlar bize doğru dürüst anlatılmadı ve kafamız "bilerek ve isteyerek" karıştırıldı..yoksa bugün koca bir nesil çanakkale savaşını istiklal savaşımız içindeki bir savaş olarak algılamayacaktı..çanakkale savaşının, osmanlı imparatorluğunun bir savaşı olduğunu bilecekti..Savaşı bir alman generalinin yönettiğini, Harbiye Nazırının Enver Paşa olduğunu, Mustafa Kemal'in cephedeki onlarca ikincil komutandan biri olduğunu bilecekti..(yapacak bir şey yok..henüz albaydı)..savaş çıktığında Sofyada ataşe olduğunu, savaşa katılmak için dilekçe yazdığını, enver paşanın atamayı geciktirdiğini, mustafa kemalin atamasının, enver paşa istanbul dışında olduğu bir sırada harbiye nezareti müsteşarı ismail hakkı paşa tarafından imzalandığını bilecekti… mustafa kemal burada büyük bir başarıya şu şekilde imza attı..seddülbahire çıkartma yapıldığında bölgeden sorumlu 9.tümen kumandanı halil sami 19.tümenden bir tabur yardım istemiş, mustafa kemal bu talebe uymamış ve başka bir planı uygulamaya koymuştur..bu sayede, tümeni 19 mayısa kadar olan dönemde büyük başarılara imza atmıştı..(emirlere karşı gelmesine karşın başarız olsaydı ne olurdu varın siz düşünün) emirlere karşı gelmesi ordu içinde huzursuzluk yaratsa da liman von sanders kendisine sahip çıkarak miralay rütbesiyle daha üst bir göreve atamıştı.Mustafa Kemal 9-10 ağustosta grup komutanı sıfatıyla anafartalarda yeteneklerini bir daha gösterecek büyük bir komutanlığa doğru adım atacaktı..
peki mustafa kemal'in  "anafartalar kahramanı" olarak anılması nasıl gerçekleşti..yakın dostu ruşen eşref kendisiyle cephede bir mülakat yapmıştı..mülakat "yeni mecmua" da yayınlanmış ancak dergi enver paşanın talimatıyla toplatılmıştı..işte bu dergi Liman von sandersin gayretiyle yeniden basılmıştı..peki enver paşanın bu yazının basılmasına engel olmasının sebebi mustafa kemal'e olan şahsi meselesinden başka, yazıda liman von sandersin yardımcıları vehip, esat, cevat paşaların, 57.alay komutanı hüseyin avni beyin, 27.alay komutanı şefik beyin başarılarından hiç bahsedilmiyor olması rol almış olabilir mi?? (soruyu ben soruyorum..ama cevabını bilmiyorum tabii) 
yine bilinan bir olay..enver paşa cepheyi ziyaret ettiğinde anafartalar grubuna uğramamış, Mustafa Kemal de kızıp, istifasını vermişti..ancak liman von sanders istifayı kabul etmemiş, hatta enver paşaya bir mektup yazarak Mustafa kemalin gönlünü almasını istemişti..burada ilginç olan mustafa kemalin bir süre önce enver paşaya bir mektup yazarak "ordunun almanlara teslim edilmesinin sakıncalarından söz etmesi, liman von sanderse fazla güvenilmemesini" istemesiydi..asıl ilginç olan ise liman von sandersin bu mektuptan haberdar olmasına rağmen iyi bir asker olarak olayı kisişelleştirmemiş olmasıydı..
peki liman von sanders eğer çanakkale geçilseydi ne yapacaktı??onun da önlemlerini almıştı..istanbulun iki yakası ile adalara yerleştirilen müfrezeler Yavuz ve Midilli gemileri ingiliz ve fransız filolarının karadenize çıkmasını engelleyeceklerdi..
gerçek olan şu ki.limon van sanders orada bizim kara kaşımız, kara gözümüz için mücadele etmiyordu..onun asıl amacı müttefik filosunun karadenize açılarak zayıflamış bulunan ruslara askeri destek gitmesini önlemekti..bu, almanlar için düşman cephesinin düşmesi demekti..sanders'in amacı müttefik filoları önce çanakkalede durdurmak, olmazsa istanbul boğazından geçirmemekti..tüm tedbirler bu yönde idi ve bu uğurda fotoğraftaki çocuklarımız şehit oldular..

peki neden şehit oldular..osmanlı imparatorluğu da, adı üstünde savaştığı devletler gibi emperyal bir güçtü ve savaşa dünyanını yeniden paylaşımından pay almak için kendi arzusu ile girmişti..dahası, itiaf devletlerini kendisine savaş ilan etmeye adeta mecbur bırakmıştı..

şimdi sevgili arkadaşlarım..benim üzerimde bir ödev var..araştırıp yazacağım..bir soru bu…soru şu.."DÜŞMAN ÇANAKKALEDEN PÜSKÜRTÜLDÜKTEN ÜÇ YIL SONRA, AYNI DONANMA HİÇBİR ENGELLE KARŞILAŞMADAN İSTANBULA KADAR NASIL GELDİ??"

yazımda büyük ölçüde ayşe hür'ün profil yayınlarından çıkan kitabı Öteki Tarih'in 1.cildinden faydalandım..m.b.

Hiç yorum yok: