20 Mart 2016 Pazar

çımacı..,



Kapıyı yüzüne kapatmıştı çımacı..
ve arkasına bakmadan gitmiş, halatı çözüyordu..
ardında birini bıraktığını biliyordu..
yüzüne kapıyı kapattığı biri..
ensesinde, kendisine nefretle bakan bir çift gözü hissediyordu.. 
günde kaç kez bakılıyordu böyle arkasından kim bilir.
kanıksamıştı artık..
ilk günlerini hatırlıyordu da.. 

biri daha geliyor, ardından biri daha..
bir kişi daha turnikeden geçti, koşarak geliyor..
kimsenin yüzüne kapıyı kapatmayı beceremiyordu..
kaptanlar bekliyordu, şu acemi çımacı kapıyı kapatsın da
kalkalım diye..
işi, insanların yüzüne kapıyı kapatmaktı..
işe başladığı ilk günler bunu kendi kendine sürekli tekrarladı..
sonra sonra alıştı..
artık o eski günlerdeki kaygısından eser yoktu..
olsa bile birkaç saniye.. o kadar..
önceleri kapıyı yüzüne kapattığı insanlarla bir anlığına da olsa
göz göze gelir, camın ardından derin bir öfkeyle kendisine bakan gözlere sahici bir hüzünle karşılık verirdi..
şimdi ise kapıyı kapattığı anda sırtını dönmeyi, kimse ile göz göze gelmemeyi öğrenmişti..
işini yapıp, arkasını dönmesi öyle hızlı olurdu ki;
kendisini görmediğini zanneden yolcular kapıyı yumrukluyorlardı..
o yine dönüp bakmazdı.
“seni gördüm dostum, ama kapatmak zorundayım” derdi içinden..
yine de; rüyasına girer hala kapanan kapının ardından ona nefretle bakan gözler…

karaköy vapurunu beklerken 
yazan ve çeken masterbroccoli

Hiç yorum yok: