16 Şubat 2012 Perşembe

bir çöl ölüme oynuyor..,




bir çöl ölüme oynuyor,
bir mezar kazıcı gibi..
beni çekiyor yalnızlığına,
karanlığına,
tuzaklarına,
pişmanlıklarına..
çöl ahenksiz,
çöl yorgun,
kimsesiz çöl..
biriktirdiği sevgisizliğe,
kimsesizliğe,
aşksızlığa,
karanlık zulalarına beni çekiyor..
ölüm döşeklerine çekiyor
canlı kanlı..
ama şimdi;
olması gereken yerde sanki,
ayna varmış gibi..
sen,
saçlarını topluyorsun duvara karşı.
denizin dalgaları gibi saçların,
sarmaş dolaş olmadan,
ve ben örmeden..
ten tene değmeden
ve ben ölmeden..
beyaz boynunda doğmuşum gibi,
bedenine perçinliyorum sensizliğimi,
kekemeleyen yalnızlığımı,
sessizce yatağa sürüklüyorum yokluğunda..
geleceğin sesini duyuyorum,
geçmişin biriken küllerinde..
çançiçekleri açıyor gri mavi gökyüzü altında..
çöl uzak şimdi,
çöl yine yorgun
ve miskin..
şimdi;
sevecen tarla kuşları şakıyor çatıda...
dinle bak..
yakınlarda bir yerlerde...m.b