bir atmaca, beslenmekte olan bir kuş sürüsüne yaklaştığında, kuşlardan biri türdeşlerinin tehditten kaçabilmesi için ikaz niteliğinde bir ses çıkarır.
böylelikle nöbetçi kuş atmacanın dikkatini kendi üzerine çeker ve çoğu durumda da onun yemi olur.
çoğu durumda, ama her zaman değil..
bazen öyle iyi saklanır ki atmaca kuşu fark edemez ve pençeleri boş kalır. yoldaşlarının yalnız bıraktığı kuş, işte o zaman,
ağaçtaki meyvelerin hepsini tek başına,böylelikle nöbetçi kuş atmacanın dikkatini kendi üzerine çeker ve çoğu durumda da onun yemi olur.
çoğu durumda, ama her zaman değil..
bazen öyle iyi saklanır ki atmaca kuşu fark edemez ve pençeleri boş kalır. yoldaşlarının yalnız bıraktığı kuş, işte o zaman,
canın çektiği kadarıyla doyasıya yer..
şayet aynı durum tekrarlanırsa, kuş ikaz niteliğindeki ötüşü ile bir ağaç dolusu meyveyi tek başına yiyebileceğini öğrenir. bundan sonra belki de yiyeceğin bol olmadığı zamanlarda, ufukta görünen bir atmaca olmasa dahi, yalnızca beslenmekte olan diğer kuşları kaçırmak adına, ötmeyi deneyebilir.
kuş bunu yaparak deyim yerindeyse “yalan söyler”, bir tehlike durumu “uydurur”. insani olarak ele alırsak “hayal gücü” olarak adlandırabileceğimiz vasfını kullanır..
uyarı olarak söyleyeyim ki; bunu siyasi amaçlı olarak ele alıp, başka yönlere çekip güncel siyasete alet edin diye yazmadım.!
ama alırsanız da, çekerseniz de yapacağım bir şey yok.!
ama alırsanız da, çekerseniz de yapacağım bir şey yok.!
şuradan çıktı aslında mesele.
oscar wilde yüzünden çıktı daha doğrusu.
demiş ki; "ölüm kalım meselelerinde hayati olan samimiyet değil, üsluptur”..!
oscar wilde yüzünden çıktı daha doğrusu.
demiş ki; "ölüm kalım meselelerinde hayati olan samimiyet değil, üsluptur”..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder