Japonya’nın Tokugawa Şogunluğunun samurayı Tadasuke, aynı zamanda adalet dağıtmadaki ustalığı ile ün salmış bir hakimdi. en çözülemeyecek davaları kendine has yöntemlerle çözmesi ile tanınan bu efsanevi adalet dağıtıcı 1677 yılında doğmuştu ve hakimliğe atandığında henüz 35 yaşındaydı. davaları çözüm tarzı ve uyguladığı akıl almaz taktikler nedeniyle bütün mahkemeleri çok kalabalık bir izleyici topluluğu tarafından takip edilir, olaya getireceği çözüm merakla beklenirdi.
size anlatacağım bu öyküyü ben de tesadüfen bulunduğum ortamda bir hakimden dinledim. öyküyü anlatan emekli hakim etrafına toplanan küçük kalabalığa o akşam tadasuke’nin birkaç davasını usta bir masal anlatıcı gibi anlatmış, hepimiz hayranlıkla bu hikayeleri dinlemiştik. inanılmaz çözümleri ve her iki tarafı da tatmin eden kararları aradan geçen
350 yıla rağmen bizleri bugün bile tatmin etmişti.
ben size bunlardan birini anlatacağım. hukuk literatürüne “çalıntı koku” olarak geçen en ünlü davalarından birini. zamanın yerel hanlarından birini işleten paranoyak hancı, bir gariban çalışanını mutfağında pişen yemeklerin “kokusunu çalmakla.!!” suçluyordu.
ve çırağının mutfakta yemekleri koklayarak çaldığı kokuların parasını ücretinden kesmek istiyordu. elbette bunu kabul etmemekle birlikte zavallı yamağın yapabileceği fazla bir şey de yoktu. buna rağmen hancı sürekli kendisini dava edeceğini her yerde anlatıp duruyordu. hancıyı tanıyanlar ise bunun çok aşırı bir paranoya olduğunu, hatta gülünç olduğunu, bundan vazgeçmesi gerektiğini kendisine söyleyip duruyorlardı. ama hancı kararından vazgeçmedi ve bu çalıntı koku davasını mahkemeye taşıdı. bu çok saçma görünen ve herkesin böyle dava olmaz dediği olayı tadasuke kabullendi ve mahkemeye taşımaya karar verdi. o andan itibaren herkes bu davanın sonucunu merakla beklemeye başladı.
acaba tadasuke bu saçma görünen davayı nasıl çözecekti. mahkeme, her zaman olduğu gibi yüzlerce izleyici önünde başladı. önce hancı şikayetini anlattı ve çırağının koklayarak çaldığı yemek kokularının parasını ödemesi gerektiğini söyledi. davalı çırak söyleyeceği bir şey olmadığını, sayın hakimin vereceği karara saygı duyacağını belirtmekle yetindi.
bütün gözler ve kulaklar şimdi tadasuke’deydi. tadasuke hancıya dönerek bu günkü ücretini çırağa ödemesini söyledi. hancı önlüğünün cebinden çıkardığı sekiz-on madeni parayı yanında duran çırağının avucuna bıraktı. ve sonra tadasuke çırağa parayı bir avucundan diğerine yukarıdan bırakmasını istedi. salonda çıt çıkmıyordu. çırak söyleneni yaptı ve bir avuç parayı iki karış yükseklikten diğer avucunun içine bıraktı. tadasuke hancıya dönerek sordu; “duydun mu paranın sesini..?”
hancı şaşkın ve ürkek bir ses tonuyla cevapladı; “evet”.. salondaki herkes nefesini tutmuş, tadasuke’nin bütün bu olan biteni nereye vardıracağını merakla beklemeye başlamıştı.
ünlü hakim sakince hancıya döndü ve şunları söyledi “işte bundan böyle senden aldığı her yemek kokusunun bedelini, sana ‘para sesiyle’ ödeyecek. ilk ödemeni az önce aldın.” dedi ve davalı yamağa dönerek “sen de bundan böyle ücretini aldığın gün, kokladığın yemeklerin parasını bu şekilde ödeyeceksin.. ‘para sesiyle.!’ anladın mı” dedi.
yamak sadece gülümsedi..,
öykü-ali tanrısever
nisan 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder