geçtiğimiz çarşamba akşamı akbank sanat etkinlikleri kapsamında Bay Hiç adlı oyunu seyrettim..çok tiyatro aşığı bir insan sayılmasam da oyundan oldukça memnun ayrıldım. kafamda yer eden, duyduğum anda düşünmeye başladığım, ancak aklımda tamamını tutmama imkan olmayan dialogların bir bölümünü burada sizlere de aktarmak istedim. tabii aklımda kalanlarla yanlış yapma ihtimalim yüksekti. o nedenle bulabileceğine inandığım arkadaşıma oyunun tekstini bulup bulamayacağını sordum. "bir araştırırım, yönetmen arkadaşım" demesi ile, oyun tekstinin tamamının mailime düşmesi onbeş dakikayı almadı. insanın olacaksa böyle arkadaşları olmalı. değil mi:)
evet önce o bahsini ettiğim dialog, sonra benim görüşüm...
../..
KADIN: Anladım. Siz yazarsınız! ERKEK: Yazar? : Evet, evet, yazar! : Belki de yazarım. Ama ömrümde bir satır olsun yazmadım. Yazmadığıma göre de bilinmez ki! Belki de yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük yazarı benim! : Belki de. : Biliyor musunuz, siz de belki yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük sopranosusunuz! : Bilmiyorum. Ama neden yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük sopranosu oluyormuşum? : Şunun için: Hiç şarkı söylediniz mi? : Hayır, hiç söylemedim. : Öyleyse? Belki de öyledir. Hayır, diyebilir misiniz? : Diyemez miyim? : Diyemezsiniz tabii! Ama dikkat edin, hiç ama hiç… şarkı söylemeyin! : Neden? : Neden olacak? Umudunuzu yitirmemek için! Ben de kendime söz verdim, hiç yazı yazmayacağım. : Beni biraz şaşırtıyorsunuz. : Çiçekler gibi, hayvanlar gibi, umutlar da korunmakla yaşar. Çiçekleri korumanın yolu nasıl güneş ve su sağlamaksa onlara, hayvanları korumanın yolu nasıl yuva ve besin sağlamaksa onlara, umutları korumanın yolu da… : Umutları korumanın yolu da… : O umudun alanında, neyse o, hiçbir şey yapmamaktır, anlıyor musunuz, hiçbir şey yapmamak! Bayan, çok rica ederim sizden, koruyalım umutlarımızı! : Koruyalım. : Bakalım onlara güneşliklerdeki çiçeklere baktığımız gibi, kuş tüyü yataklarındaki hayvanlara baktığımız gibi! : Bakalım! : Bu çok önemli konularda sizin de benim gibi düşündüğünüzü ışığınızdan anlamıştım. Işıklar, yanıltmaz beni! : Oturmaz mısınız? Mademki geldiniz… Mademki içeriye girdiniz… : Teşekkür ederim. : Ne iş yaparsınız? : Geçinmek için mi?
./..
sonra benim görüşüm dedim ama, oyun tekstini bana gönderen arkadaşımın eklediği notu iletmekle yetineyim. -şimdilik-
Bir ölçüde ben de katılıyorum. Hayal etmek (yada umut her neyse) bazan gercekleştirmiş olmakdan daha guzel cunku hic bitmiyor. Oysa hayal gerceklestigi anda hayal olmaktan cikiyor maddesellesiyor ve bir anlamda basitlesiyor. Küba'ya yillarca gitmeyi hayal etmistim, gittim bitti mesela.
Ya da platonik aşk, gercek aşktan daha etkili olabilir kibin."
ben de katılıyorum "bir ölçüde" .. hem arkadaşıma, hem de oyundaki dialoga..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder