25 Mart 2012 Pazar

Intolerance Attention Deficit Hyper Disorder..,

"Hayatta başarılı olmanın iki yolu olduğu söyleniyor. 1] Şanslı olmak. 2] Hile yapmak. Bense dayanıklı olmayı tercih ederim. Çünkü dayanıklılık kadar kışkırtıcı hiçbir şey yoktur. Bu yüzden, şu “Intolerance Attention Deficit Hyper Disorder” dedikleri hastalığa yakalanmayı istemişimdir hep. Ne yazık ki bu hastalığa sonradan yakalanılmıyor, bu hastalıkla doğuluyor, o da 10 milyonda 1! Hastamız hiçbir acıyı hissetmiyor. Parmakları kesilse, bacakları kırılsa, kolları yansa, kafası yarılsa, kaşı açılsa… Vız gelip tırıs gidiyor!" demiş  Murat Menteş - ki; kendisi genç neslin en beğendiğim yazarlarındandır-  Dublörün Dilemması'nda..
Bu sözü bana bir olayı hatırlattı..yıllar önce..İzmir' de yaşarken...belden aşağısı felçli olan (murat menteş'in istediği gibi hiç hissetmeyen) bir gencin evine gitmiştim..hikaye uzun..özetlemem gerekirse genç dilenciydi..hergün görüyor ve yardım ediyordum..birkaç gün görmeyince öğrendim ki hastalanmış evden çıkamıyormuş..ben de kalktım evine gittim..aslında evine kadar gitmemin bir sebebi vardı..o da gerçekten bacakları tutmuyor mu, yoksa numara mı yapıyor diye merak ediyordum..çünkü yerde sürünerek dileniyor ve bazıları numara yaptığını söylüyordu..evi yakındaydı ve herkes biliyordu..derme çatma evin bahçesinden girdim.kapıyı çaldım, açan olmadı..kapıyı itince açıldı ve ben kendimi evin içinde buldum..genç, bir battaniyenin altında, yatakta yatıyordu..başını televizyona doğru çevirmiş seyrediyordu..odada kesif bir kızartma kokusu vardı. ve oda çok sıcaktı..yatağın ayak ucunda yanan sac sobadan oda adeta yanıyordu. gözlerimi sobaya doğru kaydırıınca gencin ayaklarını farkında olmadan sobaya yapıştırdığını ve derisinden sızan yağların sobadan aşağı aktığını gördüm..ilk şaşkınlığımı atlatır atlatmaz bacakların tuttuğum gibi sobadan çektim..o ise beni gördüğüne sevinmiş, yüzüme gülüyordu...yaa, murat menteş'im..işte böyle..m.b.