20 Ocak 2013 Pazar

Pan'ın Labirenti..,



bir yanda faşizmin gölgesinde 1944 ispanyası, sürüp giden savaş, vahşet, acı, bir yanda da peri kitapları okuyan ve okuduklarının varlığına sonuna kadar inanan küçük kız ofelia...

kelimenin tam anlamıyla kan ve masal bir arada, ama ayrı ayrı...
bir yanda olanca vahşetiyle faşizm, dibine kadar şiddet, bir yanda fantastik bir masal..hem de ne
masal..
ve bu iki ögenin inanılmaz bir şekilde harmanlandığı şaheser bir film..

sonunda ben filmde ağlamam diyenin gözünden yaş gelmezse hakikaten başka bir filmde ağlamaz..
aman diyeyim afişine, ismine aldanıp çocuk filmi filan zannedip seyretmemezlik etmeyin, ya da çocuğunuzla filan izlemeye kalkmayın..13+ denmiş ama bence o bile az..
hayatımda gördüğüm en gerçekçi çekilmiş üç sahnede gözlerimi kapadım..bitti mi, bitti mi diye söylendim..zaten film bu sahneleri ile En İyi Makyaj Oscar Ödülü aldı.... Ayrıca En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Sanat Yönetmeni dallarında da Oscar Ödüllü..
ninni ile gelen olağanüstü müzik, Javier Navarrete imzalı..
filmde sorgulanan; insan kendi hayal dünyasında yarattığı imgelere inanmayabilir ve buna rağmen haklı çıkabilir mi, ya da kendi yarattığı kahramanları onu yanılgıya iter mi sorusuna, kendi hayallerindeki insanlarla kavga eden, onlara kızan, yaptığına inandığı hatalar yüzünden onlarla kavga eden biri olarak söyleyebilirim ki; "evet onlara inanmayabilir"
mutlaka, ama mutlaka seyredilmesi gerekli, kült olacak harika filmlerden biri bu film..
benim notum..9






Hiç yorum yok: