5 Ağustos 2013 Pazartesi

Sevilay Abla'dan Boğaz köprüsü ışıklarına veryansın..,

Taraf Gazetesi’nin yazarı Sivilay Abla her zamanki gibi alaycı üslubuyla “Boğaziçi Köprüsü’nün ışıklarını habire yakıp söndüren arkadaşa açık mektup” gönderdi.  “Boğaziçi Köprüsü’nün ışıklarını yakıp söndüren arkadaş!” diye hitap ederek başlayan açık mektubu şöyle devam ediyor.
“Az biraz parmakların rahat dursun da beni dinle. Boğaziçi Köprüsü’nün her tarafını lambalarla döşemişler. Kumandasını da senin önüne koymuşlar. Sen de keyfine göre açıp kapatıyorsun. Kumanda aleti üzerinde neler yapabileceğini onbeş milyonluk İstanbulluya pervasızca sergiliyorsun.

Senin coşkun, hayat dolu olduğun günler biz İstanbullular olarak ruhsal bozukluk yaşıyoruz
biliyor musun? Sen, “Hayat bayram olsa” şarkıları eşliğinde köprüyü renkten renge sokarken olan bizim psikolojimize oluyor. Köprünün aheste aheste renk değiştirdiği gecelerde depresyona girdiğini, canının köprü ışıklarını kıpraştırmak da dahil hiçbir şey yapmak istemediğini anlıyor ve rahat bir uyku çekiyoruz.”

“Kuzum! Lila rengi bir köprünün güzel olmayabileceği konusunu hiç düşündün mü? Her rengin her şey için uygun olmayabileceği ihtimalini aklından hiç geçirmedin mi? Düğününde müstakbel eşin eflatun bir gelinlik giymek isteseydi, senin de sarı takım elbise giymen için diretseydi hoşuna gider miydi? Kahverengi bir karpuz iştah açar mıydı? Mavi bir limon görsen ağzın sulanır mıydı? Sana iki seçenek sunsalar yavruağzı mersedes mi metalik gri mersedes mi? Ne dersin? Evet, eflatun güzel bir renktir, kahverengi mobilyalara da bayılırım, yavruağzı bir vazo da eve ne güzel yakışır ama söz konusu olan iki kıtayı birbirine bağlayan devasa bir köprü olunca iş değişir.”

Hiç yorum yok: