24 Ağustos 2015 Pazartesi

bi ş'iyler yapsak..,

bazen “oğlum bu böyle olmaz..
yalnızlık nereye kadar..
şöyle kendine helal süt emmiş bir…”
falan derken birden kendime gelir
ve böyle zamanlar için bir kenara ayırdığım 
bir kaç doz fotoğraftan birini acilen şırıngalarım..
aşağıdaki fotoğraf da onlardan biri..

nedense bu “bazı zamanlar” genellikle pazartesi günlerine denk gelir..
hafta içinin diğer günlerine de denk gelebilir ama
cumartesi pazar günlerine asla..!
cumartesi pazar günleri benim için “bi şeyler yapsak..!” günleridir..
bakın;
bir erkeğin bu dünyadaki varlığının tek sebebi; 

dinler, kitaplar, tarikatlar, filozoflar
ne derlerse desinler bu “bi şeyin” ne olduğunu keşfetmektir..
pazar sabahı güzelce kahvaltını yapmışsın, berjer koltuğuna
beline bir yastık koyup yaslanmışsın,
kahveni yudumlayıp kitabını açmışsın..
radyo Vayoge’dan Bizet’nin Carmen’inde sıra tam Habarena aryasına gelmiş
karşına dikilmiş sevimli insan “bugün bi şeyler yapsak” diyor..
sen kitabı kucağına indirip sevimli insana bakıyor ve
“ne mesela..?” diyorsun..
ve işte hiç sekmeyen o cevap geliyor ’
"ne biliy’m, bi şeyler işte..!”
işte “’ne biliy’m, bi şeyler işte..!” deki "bi şeyleri" bulmak
bir erkeğin mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane sorusudur. 
İstikbalde dahi, onu bu sorunun cevabından mahrum etmek isteyecek, 
dahili ve harici, bedhahlar olacaktır.
birgün bu sorunun cevabını bulduğunda ise
içinde bulunacağı vaziyetin imkan ve şeraitinin
hiç bir anlamı kalmayacaktır..!!
her şey için çok geç olacaktır..
suphaneke amin..
neyse uzatmayayım,
önce fotoğrafa baktım,
sonra oturdum bu yazıyı yazdım..
şimdi sakinim..
evde sukunet hakim..
bulaşık makinasının "bu son yıkayışım, daha da yıkarsam şerefsizim..!" serzenişli yıkaması
Voyage’dan gelen Lorena’nın sesini bastırıyor..
insan biraz daha soprano bir ses arıyor bu makina ile başa çıkabilecek ama Lorena bu, allah da ona bu sesi vermiş işte.
allahın işine karışılmaz..!
pazartesiye kadar allah kerim..,

Hiç yorum yok: