peki ben ne yaptım bugün..?!
akşamdan buğday ıslatmıştım.
yoğurtlu buğday çorbası mevsimim geldi artık..
öğlen kahvemi yaparken koydum ateşe, kaynasın
evden çıkana kadar diye..
kaynamadan çıktım..!
saat 1'de
yazıyla bir..
kadıköyden beşiktaşa geçtim.
beşiktaştan stada yürüdüm.
kombinemi hallettim. stat önünde fotoğraflarımı çekindim.
sonra beşiktaşa yürüdüm tekrar.
aklımda dün akşam keşfettim söğüşçü baba var.
aradım buldum..
oturdum afiyetle yedim. filme çektim. muhabbetimi yaptım..
ordan çıktım bi kafeye çöktüm.
iki çay içtim, mesajlarımı çektim. size söğüş fotoğrafları yükledim. sonra vapura bindim karşıya, kadıköye geçtim
çarşıdan camını hallettikleri yeni güneş gözlüğümü aldım
eve yollandım..
saat olmuş 5'i bilmem kaç geçe.
4 saat geçmiş aradan..!
sokağıma tam iki sokak kala
ocak dedim..!
buğday dedim..!
altı dedim.!
kapatmadım dedim.!
sokağa girmeden yavaşça köşeden baktım.
apartman kapısında itfaiye var mı diye..
yok..!
apartmanın önünden yukarı pencereme baktım
alevler çıkıyor mu diye..!
yok..!
girdim içeri.
apartmanda ufaktan bir yanık kokusu
yukarı çıktıkça merdivenlerden artıyor kesiflik..
eve girdim ortalık süt liman..
alevler yok..
ama koku feci.. duman da yok..
mutfağa koştum
ocakta tencere simsiyah ve altı hala yanıyor..
üzerinde hala yanmamış buğdaylar var..
onları pencere önüne sıyırdım.. kuşlar yer diye.
bir karga geldi..
belli ki tütsülenmiş buğday sevmiyor..!
kokladı gitti.
bir tencere daha hakkın rahmetine kavuştu.
yalnız çok yanınca kalıp gibi çıkıyormuş demek ki.
az yakarsanız dibini, bir süre daha yakmaya devam edin..!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder