Oldum olası sevmem pazar günlerinin öğleden sonralarını. pazar öğleden sonraları demek, önceleri okul, sonraları iş hayatında pazartesi gününe hazırlanmak demekti.
pazar günü öğlen on ikiden sonra bitiverirdi sanki hafta sonu tatili.
son altı yılımda ne okula, ne de işi gitmediğim halde aynı pazar sıkıntısı devam etmekte. ama pazartesi sabahı da olsa böylesine güzel, böylesine pırıl pırıl bir gri sabaha uyanmak harika bir his. kombi yanabileceği en kısık değer olan 28’de pır pır yanarken sabah beş idrarını bırakmak için sıcacık yataktan çıkıp, içimizdeki o sıcacık sıvının kaybıyla kan akışının o bölgeye anlık hızlanışı, -ve banyoda radyatör olmaması nedeniyle- gelen titreme ile sıcacık yorganın altına girmeye paha biçilemez.
bakmayın siz bugünlerde “gelme kış!” diye sızlananlara. onların derdi gelsin yapış yapış yaz.
nasıl da bir ikilem içindedir bütün yaz’cılar. (çelişki demek daha doğru sanırım. ya da açmaz, şairane
olsun diye ikircikli bir hâl içindedirler desem mi acaba?)
neyse, yaz gelsin denize gitsin isterler meselâ.
niye diye sorsan “serinlemek için” diyecekler.
e, serin işte şimdi zaten.
niye istiyorsun yazı. serinlemek için kilometrelerce yol katedip, para harcayasın diye mi? ben oturduğum yerde ısınmak için harcıyorum o parayı. (yazar burada ikircikli bir hâl içinde..)
niye istiyorsun yazı? serinlemek için ıslanmak mı?
sen hiç bilmez misin ki; biz saçaktan düşen tek bir yağmur tanesini senin tam ense kökünden içeri sokarak, sırtına kadar göndermeye ve seni ürpertmeye muktedirizdir.?!
neticede bu yazcılar aslında kendilerine itiraf edemeseler de, tam bir serdar ortaç, demet akalın hayranıdırlar.!
çünkü onlar bütün hit parçalarını yaz plajları için hazırlar. yazcıların beklentileri budur.!
kışçılar ise malum, yüzük ve orta parmakları arasına sıkıştırdıkları kristal kadehlerindeki brandy’lerini hafif hafif çalkalarken, pikaptan gelen Nina Simone’un Feeling Good’u ile mest olmakta, ağzına attığı buzlu bademi zevk ile çjğnemektedir.
kış gel.
yağ kar, çok yağ..
kıçımız donsun..!
yeter ki yağ..!!
yağ.!
e, serin işte şimdi zaten.
niye istiyorsun yazı. serinlemek için kilometrelerce yol katedip, para harcayasın diye mi? ben oturduğum yerde ısınmak için harcıyorum o parayı. (yazar burada ikircikli bir hâl içinde..)
niye istiyorsun yazı? serinlemek için ıslanmak mı?
sen hiç bilmez misin ki; biz saçaktan düşen tek bir yağmur tanesini senin tam ense kökünden içeri sokarak, sırtına kadar göndermeye ve seni ürpertmeye muktedirizdir.?!
neticede bu yazcılar aslında kendilerine itiraf edemeseler de, tam bir serdar ortaç, demet akalın hayranıdırlar.!
çünkü onlar bütün hit parçalarını yaz plajları için hazırlar. yazcıların beklentileri budur.!
kışçılar ise malum, yüzük ve orta parmakları arasına sıkıştırdıkları kristal kadehlerindeki brandy’lerini hafif hafif çalkalarken, pikaptan gelen Nina Simone’un Feeling Good’u ile mest olmakta, ağzına attığı buzlu bademi zevk ile çjğnemektedir.
kış gel.
yağ kar, çok yağ..
kıçımız donsun..!
yeter ki yağ..!!
yağ.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder