18 Şubat 2013 Pazartesi

anna karenina..,

daha film başlar başlamaz ilk kafama takılan şey, karakterlerin ingilizce konuşması oldu..insan tolstoy'un rusyada geçen bir hikayesini seyredeceğini bilerek başladığı bir filmde, rusca konuşmalarını bekliyor arkadaş..ben romanı hayal meyal hatırlıyorum ..okuyalı 165 sene filan olmuştur..ama yeni okuyup da iyi hatırlayanlar her halde filmin teatral havasından, sahne geçişlerinden ve  son derece başarılı kostümlerden başka bir şeyden etkilendiklerini sanmıyorum..
Keira Knightley ile Jude Law, arasındaki büyük yaş farkı filmde belirgin bir şekilde
gösterilemediğinden ve mevcut statükoyu korumak için belli bir anlaşma çerçevesinde yürüyen evlilik iyi yansıtılamadığından anna'nın kocası karenin'in zaman geçtikçe sevimsizleşmesinin altı çizilemediğinden karenin'e "yazık adamcağıza yaa" demekten kendimizi alamadık..
böyle olunca da ne aşk, ne tutku, ne de anna'nın yaşadığı büyük hayal kırıklığı ve tatminsizlik filme yansıyor..benim gördüğüm büyük bir cinsel çekim.. o kadar..saçları boyalı ve çelimsiz vronsky ise çok kötü bir seçim bence..
bir dans sahnesi var ki; ancak bu kadar olur..akıllardan çıkmayacak bir sahne olacaktır..herkesin beyaz, pembe, pastel ve açık tonlu elbiselerinin içinde anna'nın simsiyah elbisesi -vronsky'ye aşık olana kadar beyaz elbise giymedi- çok dikkat çekici..
film oscar en iyi kostüm dalının favorisi..büyük bir ihtimalle kazanacaktır.. (Les Miserables'i henüz seyretmedim) en iyi görüntü yönetmenliğini de alabilir..
filmin sonundaki karenin'in çayırda oturur ve çocuklarını seyrederken resmedildiği..! sahne ucuz bir Monet'ye gönderme idi..basit kaçmış bence...m.b.
notum..6.5





.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

evet bay msterbroccoli... tamamen görselliğine kapıldım.. sivrisinek ve solucan karışımı bir sevgili, ağzı sürekli büzülü dolaşan anna karenina, kocaya acıyan ben... ve monet benzetmesi süper.. aynı şeyi düşündüm... hele dans sahnesinde o dansı kim nasıl yaratmış bilemedim.. hiç görmedim.. duymadım.. kuvak vak diye bir dansımız vardı küçükken .. ona benzettim.. bizimki daha safiyane idi.. neyse.. tiyatro ve geçişler etkiledi... bide jude law.. gerisi tiyatral gösteri.. sevgiler