kül rengi bir sis bırakıp ardında,
ışığını tüketti,
tükendi
koparıldı günden..
şimdi
masanın köşelerinde
nafile dengelerde,
beklemede bizi
akşamın gerçekliği
sinsi bir niyetin
buğulu serinliğinde,
masadayız...
perili bahçenin suyu gibi berrak
o mukaddes suya eğilmiş,
suya değmiş,
değdikçe ağarmış,
sükût bulmuş
muhabbetimiz..
bahara gebe
bu kış gecesinin kıyılarında,
bir soruya bakar gibi bakıyoruz
bedenlerimizin kapılarına..
pencereye yaslanmış perde,
kanatlarını çırparak yatağa seğirtmede...
oyalanamayız daha fazla
bu yosun yeşili denizlerde...
biri bizi uyandırmalı,
bir çarşafın anaforunda boğulmamalıyız.
çok saçma olur bu.
bir anaforun muğlaklığında boğulmak
çok saçma..,
ocak 2017
ocak 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder