26 Aralık 2022 Pazartesi

Matmazel Marika






ben kadıköy yeldeğirmeni’nde iki katlı, ahşap bir rum evinde doğdum. matmazel marika’nın evinde. evet, fotoğraftaki evin alt katında.. üst katımızdaki iki oda, sıfır salonda otururdu marika. bizim birinci kattaki bir oda, sıfır salon evimizin içinden çıkılan ikinci katta. mahallemizde evler tuhaftır biraz. mesela benim şu anda oturmakta olduğum ev de, üç oda sıfır salondur. üç odadan büyük, ortadaki antreyi saymazsak.neyse, konumuz bu değil..
matmazel marika, ünvanından da anlaşılacağı üzere hiç evlenmemiş, yalnız yaşayan bir kadındı. yedi yaşıma kadar bana dadılık yapmıştır bir nevi. annem yirmi yaşında bir genç kızmış ne de olsa.
neyse, konumuz bu da değil..
ben marika’nın evinde doğduktan üç sene sonra tam karşısındaki üç katlı ahşap eve taşındık. kardeşim de orada doğdu. zenginleşmemiştik. sadece nüfusumuz artmıştı.
bunları şimdi niçin anlatıyorum?
aklıma geldi birden, ben annemi o yaşlarda sihirbaz zannediyordum!
neden mi?
babam çok muhafazakar bir insandı. namazında, niyazında.akşam eve gelir gelmez ilk işi ikinci kattaki oturma odamıza girerek, “perdeleri kapayın!” demek olurdu. çoğunlukla kapatılmış olurdu perdeler zaten. tül perdeler hep kapalıydı da, kalın keten perdeler de kapatılırdı akşam ışıklar yanınca.
neyse, konumuz bu hiç değil.
biz matmazelin evinin tam karşısına taşınınca ben pencereden hep matmazeli izler olmuştum. gelişini gidişini. baştan aşağı simsiyah giyinirdi matmazel marika. siyah, kısa topuklu rugan ayakkabılar, siyah naylon çorap, siyah ceket, siyah şapka, şapkadan aşağı sarkan ve yüzünü kapatan siyah tül ve siyah eldivenler. yağmur yağıyorsa siyah şemsiye. kamburdu marika, kısa boyluydu. bir metre, elli santim falandı herhalde. bana o zamanlar herkes çok büyük gelirken marika’yı bu kadar küçük gördüğüme göre yanılıyor olamam.
neyse, konumuz matmazel marika’nın tarzı ve boyu posu hiç değil..
ben pencereden onun evini izlerken annem yanıma gelir, bir elini benim omuzuma koyar, diğer eliyle perdenin benim açtığım kısmını genişletirken hafifçe öne eğilir, altı metre öteye baktığı halde çook uzaklara bakıyormuş gibi gözlerini hafifçe kısar, pencereden tam karşıya bakar, “matmazel gitmiş” derdi.
işte konumuz tam da bu..
matmazel gitmişse ben üzülürdüm. o üzüntünün arasında annemin marika’nın gittiğini nereden bildiğini sorgulamazdım hiç. ama annem bazen, “matmazel gelmiş” derdi. sadece pencereden karşıdaki iki katlı evin ikinci katının pencerelerine bakarak anlardı annem bunu. bir süre sonra matmazel marika’nın ışıkları yaktığını ve içeride pıtı pıtı gezdiğini görürdüm. hakikaten gelmişti marika! annem bunu nereden biliyordu? sadece karşıdaki evin penceresine bakarak içinde yaşayan insanın evde olup olmadığını anladığına bakılırsa, annem tabii ki sihirbazdı! yedi yaşına kadar anneme bunu nasıl bildiğini sormak aklıma gelmedi. bir sihirbaza numarasını nasıl yaptığını sormak ayıptır, ondan sormadım desem tam bir yalan olur bu! sadece gitmesiyle gelmesi arasında verdiği görüntü farkını izleyerek bulmaya çalıştım sihirbazlık numarasını. dört sene sürdü bulmam! daha önce de söylemiştim, biz çocukluğumuzda saftık biraz. doğrusunu isterseniz birazdan da fazla. bunu ara sıra düşünüyor, hayat yolunda çektiğim sıkıntıların, acemiliklerimin sebebini sorguluyorum da, küçüklüğümden beri epey saf olduğumu yeni yeni kabul ediyorum. bu da benim doğuştan gelen bir hakikatim. böyle kabul etmek lazım diyorum artık. hayatın gerçekleriyle didişmek beyhude bir çabadır, bu yaşta anlıyor insan. neyse, konumuzu dağıtmayalım çünkü konumuz benim geri zekalılığa ramak kalmış saflığım değil..
matmazelin, bizim evimizdeki uygulamanın tam tersi bir adeti vardı. ve ben bunu sonunda keşfetmiştim. dört senemi almıştı ama bir keşifti neticede. bizim evde, evden çıkarken perdeler açılır, eve girince perdeler kapanırdı. mantık da bunun doğru olduğunu söylüyordu. ama matmazel marika’da bizim ailemizdeki mantık yoktu! o, evden çıkarken simsiyah storlarını aşağı çekiyordu. eve gelir gelmez ise ilk iş onları kaldırmak oluyordu. annem bakıyor ki, perdeler kapalı, matmazel evde yok, bakıyor ki, perdeler açık, ışıklar yanıyor, matmazel evde.
annem sihirbaz değildi.!
yedi yaşında anladım ben bunu... 

Hiç yorum yok: