9 Ocak 2014 Perşembe

mendebur cerencik..,


haftanın en az beş günü akşam üzeri evimden çıkarak modaya yürür, sahilden bir tur atarak dönerim..güneşli pazar günleri herkesin bildiği üzere beyaz yakalı, rayban'lı  genç annebaba canlısının yavrularını gezmeye çıkardıkları gündür..geçen yaz yavruladıkları bebeleri ya keselerindedir (yeni moda çocukları boyunlarından önlerine asan babalar, ne de seksiler..! ) ya da arabalarındadır ve onların bir zararı yoktur..henüz..sevimlidirler, ve kaldırıma  inmelerine daha iki üç yıl vardır..ama bir de kaldırıma inmiş, dört -yedi yaş arası yavrular vardır ki; hele bunların dişi olan cinsleri için görüldükleri yerde "aman allah" demek gerekir….geçtiğimiz pazar da böyle güneşli bir pazardı ve anne babalar çocuklarını almış, yavrularını su kenarına indiren dört ayaklı canlılar misali moda sahiline akın etmişlerdi..ben yavrumu eşşek kadar hale getirip ovaya saldığımdan tek başıma, hür danalar misali iki elim ceplerimde yürüyor, kafamda acaba yeni yavrular nasıl yapabilirim diye düşünüyordum (şaka, şaka) on adım önümde şöyle bir manzara vardı..pembe küçük bi şey kaldırımda duruyor, karşısında iki CİA ajanı ona doğru eğilmiş..?!
beş adım sonra bunun beş yaşlarında bir kız çocuğunun karşısında durmuş, onunla konuşan genç bir anne baba canlısı olduğunu kavrıyorum..
çocuk uyuz…bilirsiniz işte, beş yaşında dişi bir yavru...genç annebaba beyaz yakalı, ray-ban gözlüklü… çocuklarına kızmadan, bağırmadan, sabırla  dialog kurmaya ant içmiş embesil bir annebaba.. kitaplardan, kızlarıyla birlikte gittikleri psikologlarından ve çocuklarının "yaşam koçundan" öğrendikleri gibi davranıyorlar...beş yaşında, uyuzluğunun doruğunda, kaldırımda durmuş kız veledini ikna etmeye çalışıyorlar..

kız veledi ayağında pembe bağcıklı üzeri yaldızlı yıldızlarla kaplı mor ötesi iğrenç nike ayakkabısı, boynuna çaprazlama astığı pembe pöstekiden tavşan mı, porsuk mu (pembe porsuk..!) ne idüğü belirsiz çantası, kırmızıya yakın pembe (siklamen.?) anorağı ve pembe kuzu..?! kulaklı başlığı ile giydirilmiş..kreasyon kırmızı çerçeveli, pembe camlı bir güneş gözlüğü ile tamamlanmış..anası babası da biliyor ne uyuz bir çocukları olduğunu, giydirerek sevimli canlılar sınıfına sokmaya çalışmışlar çocuğu..ama sevimsizlikte bir başyapıt meydana çıkarmışlar haberleri yok..giydir o çocuğa baştan aşağı kahverengi-koyu sarı tonlarında giysiler, tak aynı tonlarda aksesuarlar, hiç değilse siz konuşurken biz onu sonbahar yaprakları arasında kamufle olduğundan hiç görmeyelim..yanınızdan geçerken bu genç çift niye kaldırımda yapraklara bakarak konuşuyorlar acaba diyelim.. ama ne kadar da sevimliler diye düşünüp geçelim...bak, çocuğunuz olmayınca sevimli bir çift çift oluverdiniz gözümde birden…! demek ki sizi de sevimsiz gösteren o nemrut çocuğunuz..yeminle biz o çocuğun yaşlarındayken annem moda ahalisine  yaranmak gibi bir misyon ile yüklenmediğinden ve yaşam koçunun icadına daha kırk yıl olduğundan basmıştı tokadı suratımızın tam ortasına..biz de istediğimiz ne ise, o tokatla birlikte yemiş olur, yutkunur, ağzımızı burnumuzu elimizin tersi ile silerek ya rabbi şükür der, arkasından sessizce yürürdük..ama bu pembe çocuk kaldırımda durmuş..karşısında rayban annebaba ona doğru eğilmişler sıktıkları dişleri dışarı çıkmış elmacık kemiklerinden belli, ama sırıtarak konuşuyorlar pemboş ile..ikna etmeye çalışıyorlar daha doğrusu..ama zannedersin ki şımarık bir veletle değil de şirketlerinde masalarının başında çalışırken birdenbire servislerini ziyaret etmiş şirketin ceo'su ile konuşuyorlar..(hani ceo var mı bir şikayetiniz filan diye sorar, sanki halledecekmiş gibi..daha kapıdan çıkmadan unutacaktır söyleneni ) tabii siyo bunları ne kadar ciddiye alırsa çocuk da raybanlıları o kadar ciddiye alıyor..omuzları ve kafası yukarıda ama gözleri aşağıda (evet), iki bacağı olabildiğine birbirinden açık bir vaziyette duruyor ve susuyor.. o, isteyeceğini istemiş, bu iki rayban'ın uzun uzun, sakin sakin, adam adam, ciddi ciddi ikna kabiliyetlerini sonuna kadar kullandıktan sonra dediğini yapmalarını..!! bekliyor..bu iki rayban da biliyor aslında istediği olacak sonunda pembe mendeburun..iki rayban'ın pemboşun istediğini hemen yapmamış olmaları, tek tesellileri olacak..çünkü kendilerine belletilen çocuğun her istediğini -hemen- yapmamaları...pembe sanki bunu bilmiyor..her istediğinin hemen olmadığını, bunun üç-beş dakika..! aldığını, bu sıkıcı üç beş dakikayı daha eğlenceli hale getirmek, mendeburluğu tekdüzelikten çıkarmak için çeşitli taktikler geliştirdiğini, enstelasyonlar düzenlediğini, her seferinde vizyona yeni bir film soktuğunu, bunun artık mastırını tamamladığını ve bu işten profesyonelce çıkıp kitap yazma aşamasına geldiğini raybanlılar bilmiyor..ben yürürken arkadan gördüğümde pemboş, karşısındaki iki raybanın"çocukla sıfır problem dış ilişkiler stratejilerini" inatla reddediyordu… pembemendebur ben tam yanından geçerken etkinliğini sürdürüyor, üç adım geçtiğimde ise iki rayban pembemedebura; "tamam cerencik" diyordu..! 

Hiç yorum yok: