ben o zamanlar bizi korkutan şeyin yalnız adamların “korkunç” görüntüleri zannederdim..
şimdi ise bizi korkutanın “yalnızlıkları” olduğunu biliyorum..
alışılmadık, bilinmedik, anlamsız, gizemli bir şeydi bizim için bir adamın yalnız olması..
anneleri, babaları, bizimle oynayan çocukları, bizi seven arkadaşları falan vardı..
bahsettiklerim ise korkunç derecede..! yalnızdılar..
sadece sokaklarda, barakalarda, derme çatma kulübelerde,
hatta yere serdikleri kartonlarda yatanlardan bahsetmiyorum..
bahsettiklerim genellikle bahçe içindeki kocaman,
7-8 odalı ahşap evlerin bir odasında yaşayan yalnız adamlar..
hani korkak adımlarla girdiğimiz, en cesurumuzun bir adım önde olduğu, ürkek, her an uçmaya hazır güvercin adımlarıyla soluğumuzu tutmuş eve doğru ilerlerken duyduğumuz en ufak bir seste bahçesinden geresin geriye çığlık çığlığa kaçtığımız yalnız adamlardan bahsediyorum..
şimdi ise çocukların keşif alanları dışında,
apartmanlarda yaşıyor,
diğer komşuların arasında kayboluyor,
onların ardına saklanıyoruz da;
çoluk çocuğu korkutmuyoruz..!
ben şimdi pencereden bakıyorum sokaktan geçen çocuklara..
keşke onları korkutabilseydim..
benden habersiz geçip gidiyorlar şakalaşarak..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder